Giriş
Osmanlı Devleti’nin kurulmasından bir süre sonra Arap ve Acem edebiyatından mürekkep olan Divan edebiyatı teşekkül etmiştir. Bu edebiyat, muhtelif kelimelere ve kavramlara gerek kendi anlamlarıyla gerekse yeni anlamlar katarak, mısralara işlenmiştir. İşlenen bu kelimeler ve kavramlar içerisinden Türk kelimesi de şairler tarafından belirli anlamlar yüklenerek şiirlerde kullanılmıştır. Direkt Türk kelimesinden ziyade Osmanlı Devleti’nin millete bakışının nasıl olduğunu anlamak için ilk önce devletin yönetim biçiminin nasıl olduğuna bakmakta yarar vardır. XIV. asrın başlarında Selçuklu-Bizans sınırlarında küçük bir beylik olarak ortaya çıkan Osmanlı Devleti, zamanla büyüyerek tarihin akışını değiştirecek derecede güçlü bir devlet hâline gelmiştir (Kurtaran, 2011). Kuruluşundan itibaren Müslüman bir toplum ve devlet yapısı hüviyetini taşıyan Osmanlılar şer’i hukuku benimseyerek, devletin bütün kurumlarında bu sistemin devamını sağlamışlardır. Osmanlı, sınırlarını genişletmeye başladıktan sonra hem devletin istikbali hem de şer’i hukukun gerekçeleri için temelleri İslamiyet’in kuruluş yıllarında teşekkül eden ümmet anlayışını geliştirerek zamanla millet sistemini oluşturmuşlardır. Bu sisteme göre millet, Arapça sözlük anlamıyla dini bir topluluğu karşılayan terimdir. Buna göre Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altında bulunan halkın din ya da mezhep esasına göre örgütlenip yönetilmesine “millet sistemi” denilmiştir (Kurtaran, 2011).
Yeni Türk Edebiyatı profesörü İsmail Çetişli edebiyat ve toplum ilişkisi için şöyle der: ‘‘Edebiyat sanatı olgusunun temel aktörleri durumundaki sanatkâr, eser, okuyucu ve devir, her hâlükârda toplumla şu veya bu düzeyde ilişki içindedir.’’ (Çetişli, 2008, s. 334) Hal böyle olunca devletin yönetim biçimi ve geliştirilen sistemler şairlere de tesir etmiştir. Bu tesir şairleri devletin sınırları içerisinde yaşayan milleti ırktan ziyade dini inanışa göre tasnif etmişlerdir. Dolayısıyla şiirlerinde Türk’e Acem’e Arap’a Ermeni’ye farklı farklı anlamlar yüklerken Müslüman, Hristiyan ve Yahudi dinlerine farklı anlamlar yüklemişlerdir. Örneğin Fuzûlî bir şiirinde sevgiliyi puta benzeterek, hiçbir Müslüman’ın bu acıya düşmesini istememektedir.
Dem-a-dem cevrlerdir çekdiğim bi-rahm bütlerden
Bu kafirler esiri bir müselman olmasın ya Rab (Fuzûlî, 2014, s. 197)
(Sürekli merhametsiz putlardan, çektiğim cevir ve cefadır. Ya Rabbi, hiçbir Müslüman bu kâfirlere esir olmasın.)
Çalışmanın ana motivasyonu olan Divan şiirinde Türk kavramı XIX. yy.a kadar mevcudiyetini korumuştur. ‘‘Acem edebiyatında Türk sözü dilber, kahraman, yiğit ve zalim manalarında kullanılmıştır. Eski Türk şairleri de bu manalarla beraber kaba saba adam, köylü gibi anlamlar vermiştir.’’ (Onay, 2023) Osmanlı toplumunda Türk denilince umumiyetle Tatar ırkı akla geldiğini belirten Pala, bu tespitiyle millet sisteminin topluma tesirinden dolaylı yoldan bahsetmiştir. Divan şiirinde Türk kavramlarının geçtiği bazı mısralar şunlardır:
- İdraksiz, izansız ve kıymetsiz:
Türk’e Hak çeşme-i irfânı harâm itmiştir
Eylese her ne kadar sözlerini sihr-i halâl
Nef’î
(Türk, ne kadar sihirli ve helal sözler söylese de Hak, bilgi çeşmesini onlara haram etmiştir.)
Bilmeyen ‘andelîbi serçe sanur
Türk billûru görse sırça sanur.
Hamdullah Hamdî
(Andelîb kuşunu bilmeyenler kristalle cam ayrımı yapamayan Türk gibi andelîb kuşunu serçe sanır.)
Dâ’ima engel düşerler çift olurken yâre ben
Görmedim Etrâk-i bî-idrâke benzer çift bozan
Bursalı Hâşimî
(Ben böyle idraksiz Türkler kadar çift bozan görmedim. Çünkü yâr ile ne zaman birleşecek olursam sürekli engel olurlar.)
- Kaba, kötü ve denî:
İmâmın biri azıtır izini
Alır bir yaban Türk’ünün kızını
Taçlıcalı Yahyâ
(Eğer imam azıtırsa bir yaban Türk’ünün kızını alır.)
- Gaddar, insafsız:
Hem döver borçluların hem de komaz ağlamağa
Muktezâ-yı meşrep-i Türk-i hodâra böyledir
Edirneli Havâ’î
(Hem borçlularını döver hem de ağlamaya fırsat vermez. Türk huyunun, mizacının ve fikirlerinin gereklilikleri böyledir.)
- Türk, istihfaf(küçük gören) makamında kullanılmıştır:
Soğuk ayran içersin evde ekmek doğrayup ey Türk
Müsâfürlikteki kızgınca şorbayı beğenmezsin
(Ey Türk, kendi evinde ayranın içine ekmek doğrayıp içersin! Misafirliğe gelince sıcacık çorbayı beğenmezsin.)
- Hakaret kastı için kullanılmıştır:
Hübân-ı Stanbul’a uyar mı büt-i Etrâk
Mısrî nice hem-cins olur hargelelerle
Vâsıf
(İstanbul güzellerine puta benzeyen Türkler hiç yakışır mı? Ancak onlara Mısırlı hergelelerle hemcins olurlar.)
Sonuç
Osmanlı Devleti’nin geliştirdiği millet sistemi, dönemin sosyal yapısında önemli bir rol oynamış ve bu yapı, edebi üretimi de doğrudan etkilemiştir. Şairlerin kimliklere ve sosyal gruplara yükledikleri anlamlar, yalnızca bireysel kanaatleri değil; aynı zamanda devletin ideolojik çerçevesini ve toplumsal hiyerarşileri de yansıtmaktadır. Divan şiirinde “Türk” kavramı, çoğunlukla eğitimsiz, kaba, kırsal kesime mensup kişiler için kullanılan bir söylem öğesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda “Türk” kelimesi bir etnik kimlikten ziyade, sınıfsal ve kültürel bir farklılaşmanın göstergesi olarak işlev görmüştür.
Bu tutum, bazı araştırmacılar tarafından hakaret olarak değerlendirilmiş, bazıları tarafından ise dönemin şartları ve sosyal yapısıyla ilişkilendirilerek yorumlanmıştır. Örneğin Talat Onay, bu tavrı Türk kimliğine karşı bilinçli bir küçümseme olarak eleştirirken; İskender Pala, milliyetçilik fikrinin henüz gelişmediğini ve şairlerin bu tür ifadeleri ideolojik bir amaçla değil, dönemin normları çerçevesinde kullandıklarını belirtmektedir.
KAYNAKÇA
Çetişli, İ. (2008). EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ. İ. Çetişli içinde, EDEBİYAT SANATI VE BİLİMİ (s. 334). Ankara: Akçağ.
Fuzûlî. (2014). Gazeller. İ. Parlatır içinde, Fuzûlî Türkçe Divan (s. 197). Ankara.
https://luzumlufuzuliarsiv.appspot.com/gazeller/30.html.. https://luzumlufuzuliarsiv.appspot.com/gazeller/30.html. adresinden alındı
Kurtaran. (2011). OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA MİLLET SİSTEMİ. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 8,57.
Onay, A. T. (2023). Açıklamalı Divan Şiiri Sözlüğü Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar ve İzahı. Bilge Kültür Sanat.


Yorum bırakın