Harâbî’nin Şiiri Hakkında Birkaç Söz
”Ey Zahit Şaraba Eyle İhtiram” şiirinin yazarı Harâbî’nin asıl adı Ahmed Edîb’tir. 1269/1853 yılında İstanbul’da doğmuştur. Çocukluk dönemi, eğitimi ve okul hayatıyla ilgili kaynaklarda fazla bilgi bulunmamaktadır. Şiirlerinde üretken, açık sözlü, rind-meşreb bir Bektaşî ozan olarak karşımıza çıkar. Kalenderî ve Bektaşî tasavvuf anlayışını benimsemiştir.
Harâbî’nin şiirlerini günümüz anlayışıyla değerlendirdiğimizde, bazı mısralar ilk bakışta dini açıdan sakıncalı gibi görünebilir. Örneğin, söz konusu şiirinde geçen “Sevaba girmek için içeriz şarap” ifadesi, yüzeysel bir okumayla yanlış anlaşılabilir. Ancak, şairin mensubu olduğu tarikatın ve tasavvuf anlayışının iç dünyasına baktığımızda durumun çok farklı olduğu görülür.
Özellikle Harâbî gibi tasavvuf şairlerinin kullandığı kelimeler, çoğu zaman günlük ya da sözlük anlamlarının dışında, derin sembolik anlamlar taşır. Felsefenin, hukukun ya da bilimin kendine özgü bir dili olduğu gibi tasavvufun da kendine ait bir dili vardır. Bu yazının amacı bir yargıya varmak değil, sadece bu dili anlayarak şiiri çözümlemektir.
Tasavvuf üzerine yüzlerce eser yazılmıştır. Ancak biz burada geniş bir anlatıma gitmek yerine, Harâbî’nin şiirini anlamaya yetecek ölçüde kısa bir tasavvuf tanımı yapmayı uygun görüyoruz.
Kısaca Tasavvufun Ortaya Çıkışı
Tasavvuf kelimesinin kökenine dair farklı görüşler vardır. İslam tarihinde kader meselesi ve diğer teolojik tartışmalar farklı anlayışlara yol açmıştır. Bu farklılıklar arasında hulûl ve tenâsuh gibi inançları benimseyen bazı gruplar zamanla Şiîliği oluşturmuştur. Tasavvufun ortaya çıkışı da, bu tür dini yorum ayrılıklarından kaynaklanır. Farklı yorumlara sahip olan mutasavvıflar, kullandıkları kavramlara yeni ve derin anlamlar yüklemişlerdir. Örneğin:
- Maşuk: Allah
- Şîve: İlahi cezbe
- Vefâ: Allah’ın yardımı
Harâbî’nin şiirinde geçen bazı tasavvufi sembollerin anlamları ise şöyledir:
- Şarap: İlahi aşk
- Meyhane: Tekke
- Kemal: Allah’a ulaşma hali (manevi olgunluk)
- Kandil: Dini özel gün; ayrıca ilahi aşkın zirvesi
- Bade: Şarabın Farsçası; ilahi aşk
- Zâhid: Dini sadece şekil ve dış görünüşle değerlendiren, dar düşünceli, riyâkâr kişi
Tüm bu bilgilerin ışığında Harâbî’nin şiirine tekrar bakalım:
Ey Zâhid Şaraba Eyle İhtiram
Ey zâhid şaraba eyle ihtiram
İnsan ol bu cihanda, dünya fânî
Ehline helâldir, nā-ehle haram
Biz içeriz, bize yoktur vebâli
Burada şair, riyakâr ve yüzeysel din anlayışına sahip kişilere sesleniyor:
“Ey zâhid! İlahi aşka (şaraba) saygı göster. Dünya geçicidir; önemli olan insan olmaktır. İlahi aşk ehil kişilere helaldir, ehil olmayanlara ise haramdır. Biz bu aşkı içiyoruz ve bundan dolayı günah işlemiş sayılmayız.”
Sevap almak için içeriz şarap
İçmezsek oluruz düçâr-ı azap
Senin aklın ermez, bu başka hesap
Meyhanede bulduk biz bu kemâli
Burada ilahi aşkın bir ibadet şekli olduğunu ifade eder:
“Biz şarabı (ilahi aşkı) sevap kazanmak için içiyoruz. İçmezsek adeta azaba uğramış gibi hissederiz. Senin aklın bu hesaplara ermez; çünkü biz bu manevi olgunluğu meyhanede, yani tekkede bulduk.”
Kandil geceleri kandil oluruz
Kandilin içinde fitil oluruz
Hakkı göstermeye delil oluruz
Fakat kör olanlar görmez bu hâli
Bu dizelerde şair, manevi deneyimin ışık yayma görevine benzetildiğini söyler:
“Kandil gecelerinde bir kandil gibi parlıyoruz. O kandilin içindeki fitil oluyoruz. Hakkı (Allah’ı) göstermeye delil oluruz. Ancak kör olanlar, yani içsel görüşü olmayanlar bu hâli fark edemez.”
Sen münkirsin, sana haramdır bade
Bekle ki içesin öbür dünyada
Bahs açma Harâbî, bundan ziyade
Çünkü bilmez haram ile helali
Son bölümde ise şair, inkârcı zihniyeti yani zahidi eleştiriyor:
“Sen inkârcısın, bu yüzden sana ilahi aşk (bade) haramdır. Belki öbür dünyada içebilirsin. Harâbî, bu konuyu daha fazla uzatma! Zira bu kişi, haram ile helâlin ne olduğunu bile bilmez.”
Sonuç
Harâbî’nin şiiri ilk bakışta yanlış anlaşılabilecek imgeler içerse de, tasavvufun sembolik diliyle okunduğunda derin bir anlam kazanır. Şarap, meyhane, kandil gibi sözcükler burada gerçek anlamlarıyla değil, ilahi aşkı ve Allah’a yönelişi temsil eden mecazlarla kullanılmıştır.
Bu şiir, tasavvufun içsel derinliğini ve yüzeyde kalan zihniyetlere yönelik eleştirisini ortaya koyan özgün bir örnektir. Harâbî, tasavvufi geleneğin sembollerini etkili bir şekilde kullanarak, okuyucuyu içsel bir sorgulamaya davet eder.
KAYNAKÇA
Levend, A. S. (2023). Divan Edebiyatı: Kelimeler ve Remizler, Mazmunlar ve Mefhumlar. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Onay, A. T. (2023). Açıklamalı Divan Şiiri Sözlüğü: Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar ve İzahı. İstanbul: Bilge Yayınları.
Pala, İ. (2020). Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü. İstanbul: Kapı Yayınları.


Yorum bırakın